CUMHURİYETİN YÜZÜNCÜ YILI YAZLARI – 2 CUMHURİYETİN MARJİNALLERİ

Cumhuriyetin 100.yılı yazılarımıza devam ediyorum , cumhuriyetin marjinalleri konulu yazımda bazı kıstaslara göre isimleri seçtim , ilki cumhuriyet döneminde doğmuş olmaları ( Mehmet Akif Ersoy marjinal bir kişiliktir ama Osmanlı dönemi doğumlu eklemedim ve TBMM’nin açılış tarihini esas aldım )  ve en aykırı kimseler olmaları gerekmektedir.Bu kişileri seçerken aykırılık özelliğini sansasyonellik açısından değerlendirmedim , marjinalin birde benzersiz ve tek kalması lazım bunu izah etmek için örneklendirme yapmam gerekiyor , mesela sanat camiası için bana göre Zeki Müren’in bir marjinalliği yok , efemine bazı hareketler ve abartılı kıyafetler giymiş olması onu marjinal yapmaz , benzerlerinin  biraz daha dikkat çeken bir figürüdür. Siyaset sahnesinde uç sol görüşlere sahip Deniz Gezmiş’tir , Mihri Belli’dir , Behice Boran’dır da marjinal değildir zaten o görüş sahiplerinin birbirine benzer tepkiler ve düşünceler ortaya koyan örneklerinden sadece sivrilenlerdir. Türkiye’de binlerce vatandaşımızın katili bir örgüt kuran A.Öcalan ile dini görünümlü ajanlık örgütü kuran F.Gülene de marjinal denemez , adi birer teröristten öteye gidemezler. Mafya babalarının , kabadayıların , iş adamlarının ilginç hayatlarının olması onları marjinal yapmaz. Bir din adamının uçuk görüşler öne sürmesi onu marjinal değil giderek mizah malzemesine veya nefret objesine döndürebilir. Bir sporcunun marjinal olabilmesi için kırılması zor muazzam yeteneklerinin olması gerekir , her seri katil marjinal olamaz çok çok farklı olması gerekir  gibi.Dünyadan marjinal örnekler verirsem bana göre müzik sektöründe Michael Jackson benzersizliği ile marjinaldir. Usain Bolt başarısıyla marjinal bir sporcudur. Aliya İzzetbegoviç  fikir adamlığı ile marjinal bir devlet adamıdır. Şamil Basayev marjinal bir savaşçıdır.

Bu gibi nedenlerle çeşitli yönlerden değerlendirme yapılabilir.Mesela Türkiye’nin en marjinal cumhurbaşkanı kimdir denilse bana göre Turgut Özal’dır.

Atladığım isimler olabilir en nihayetinde hafıza gücüme göre isimleri belirledim Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 7 marjinal erkek kişisi kim olabilir diye.İsimler çeşitli sektörlerden alınmıştır.Hepsi sanatçı , hepsi siyasetçi olamaz , alanlara göre marjinal kişilerde belirlenebilir.

1-Mehmet Ali Ağca

2-Recep Yazıcıoğlu

3-Kamer Genç

4-Kadir Mısıroğlu

5-İbrahim Tatlıses

6-Fethi Gemuhluoğlu

7-Sakıp Sabancı

Mehmet Ali Ağca

Mehmet Ali Ağca’yı listenin ilk sırasına yazdım bana göre cumhuriyet döneminde doğmuş en marjinal kişi kim denilse Ağca derim.

Mehmet Ali Ağca , Hürriyet Gazetesi başayazarı Abdi İpekçi’yi 1979 yılında öldürme hadisesi ile adını duyurmuştur.Malum olduğu üzere Türkiye 70’li yıllardan sonra adına sağ sol çatışması denilen , soğuk savaş ülkelerinin güdümünde bir anarşi ortamına sürüklenmek isteniyordu. Türkiye’de bu yıllarda bir çok uluslar arası problemle ve siyasi istikrar ile de boğuşuyordu.Bunun yanında da ülkede silahlı saldırılar , öğrenci olayları yaşanıyordu. İşte böyle bir ortamda siyasi yahut sansasyonel suikastlar düzenlenmesi kendi içinde marjinal değildir ama  cinayetin faili meçhul kalmaması , cezaevinden firar hadisesi hayli marjinal kalıyor. İpekçi , uç bir gazeteci değil ne bir kesimin aşırı nefretini ne bir kesimin aşırı sevgisini temsil etmiyor. Ağca , Malatyalı fakir bir ailenin çocuğu , kimlerle ne şekilde irtibatı vardı , birileri tarafından mı azmettirildi bilinmiyor , nasıl firar etti vesaire bilinmeyen şeyler. Bu Ağca’yı benzerlerinden ayıran bir marjinallik.

Tabii , Ağca’yı dünyada daha popüler yapan hadise bundan sonra yaşandı , ne şekilde cezaevinden firar edip nasıl gittiği bilinmeyen bir şekilde Vatikan’ın ( Roma’nın ) ünlü Aziz Petrus Meydan’ında Papa 2.Jean Paul’u silahla vurdu. Ruhani bir dini lider olan ve en geniş ve eski Hristiyan mezhebinin liderine suikast düzenleyen bir Türk , marjinaldir. Bu suikast girişiminin dini bir nedene dayanmadığı sanılıyor , siyasi bir saikle mi işlendiği hususu da tespit edilememiştir veya edilse de kamuoyunca bilinmemektedir. Ağca İtalya’da cezaevinde kalmış , sonra Türkiye’ye iade edilmiş , 2010 yılında tahliye edilmiş ve hala yaşamaktadır. Bu döneme ilişkin uzun bir külliyat vardır , detaya girmemiz mümkün değil. Bu suikast Papa tarafından Katoliklikte yeniden bir Hz.Meryem kültü oluşmasına , Hz.Meryem’in Papa’yı kurtardığına bunun da oldukça önem verilen İspanyol köylü çocuklara görünen ve Fatima’nın Sırrı denilen Hz.Meryem’in bildirdiği 3.sırrın Papa’yı öldürme girişimi olduğu söylentileri neredeyse medya yoluyla dünyada meraklı milyarlarca insan tarafından bilinir hale geldi. Ağca bu hikaye de rol üstlenmiş ilginç bir kişilik.

Cinayet işlemenin , sansasyonel cinayet işlemenin , teşebbüs etmenin bir marjinalliği illa ki olabilir ama bana göre Ağca’nınkiler hayli ilginçler.

Recep Yazıcıoğlu

Recep Yazıcıoğlu , Cumhuriyet döneminin bir valisidir. Cumhuriyetin 100. Yılında ne bürokratlar , valiler , komutanlar , hakimler gelip geçmiştir.İçlerinde çok zor hadiselerde görev yapanlar , çok kritik kararlar verenler , sansasyonel davalar açanlar , ihanet edenler vesaire vesaire olabilir ama bunlar onları pek marjinal yapmaz. Klasik bürokrat algısını kıran ve bunu kamuoyuna deklare edebilmiş ve toplum tarafından da sevilmiş nadir bir kişilik olduğu için Recep Yazıcıoğlu , Cumhuriyet bürokrasinin bana göre en marjinal bürokratıdır. Başarılıdır , sportmendir , geniş bakış açısına sahiptir , devletin halkla barışık ve uyumlu hizmet üretmesini , başta özgür olan ,  memleketin kalkınmasını ve bürokratik baskıcı anlayışın karşısında kendini konumlandırıyordu.Yazıcıoğlu devasa tesisler yapmış , bir şeyleri kökten değiştirmiş , bürokraside çok etkin veya etkili olmuş bir kişi değil önemini buradan almıyor , farklı konuşmasından , farklı bakmasından , siyasi denebilecek demeçler verebilmesinden , egodan uzak kendi ile yorumlar yapmasından  alıyor , onu iyi yönde marjinal yapan özelliği de burasıdır.Hiç bir vali bu kadar hatırlanmazken hakkında olumsuz söz söyleyen bulunmazken , ülke çapında hala hatırlanıyor olması onun marjinal özelliğinden gelmektedir.Sistem eleştirisi yapanlar olmuştur bir dönem Sami Selçuk , hukuki görüşlerinden dolayı alkışlanmıştır ama geçici düzeyde kalmıştır , dar bir kesim takip etmiştir.Bir şehre gelen başhekim güzel hizmetler yapmıştır ama başarılı bürokrattır , başarılı hakimdir , başarılı müsteşardır , başarılı elçidir , marjinal değildir , Yazıcıoğlu bana göre marjinaldir.

 

 

Kamer Genç

Bunca siyasi içinde marjinal olarak Kamer Genç’i mi buldun diye bir eleştiri gelebilir. O marjinalse Doğu Perinçek’te marjinaldir denebilir , Besim Tibuk’ta marjinaldir denebilir. Çok icraat yapmış siyasiler var , uzun yıllar kalmış siyasiler var. Nefret edilen siyasiler var , çok sevilen siyasiler var vesaire Kamer Genç niye marjinal ?

Kamer Genç popüler bir siyasetçi olmasına rağmen milletvekilliğini son nokta gören bir siyasetçi , bakan olmak , daha değişik makamlara geçiş sağlama hedefinde bir siyasi değildi.Onun hedefi TBMM’de konuşmaktır.

TBMM Tv’den izleyenler hatırlar kürsü de çok konuşmak , itiraz etmek gibi hedefi olan hatipti.Kürsüye geçtiğinde de genelde tartışmalar sık yaşanırdı. Rahat bir tavırla bazen alakalı , alakasız konuları bir birbirine harmanladığı kendine has üslubuyla konuşmalar yapardı.Fakat konuşmaların içeriğinde bir şekilde Tunceli ve Tunceli’nin bir sorunu olurdu.Sanırım onun kadar memleketinin sorununu mecliste ifade eden biri yoktur diye düşünüyorum. Kendisinin mensup olduğu mezhebi filan gizleme gibi özelliği olmadığı halde pek vurgusunu da yapmıyordu.Zaman zaman açıklamaları haber sitelerinde yer aldığı ve karikatürize olduğu düşünülebilir fakat karikatürize olmuş bir siyasetçi bu kadar uzun süre siyaset yapamaz bana göre. Türkiye’de genel siyasetçiler vardır , parti genel başkanları , yerel siyasetçiler vardır , belediye başkanları , Kamer Genç üçüncü bir tür olan milletvekiliği – il özdeşliği siyaseti yapabilen nadir kişilerin en fazla tanınanı , partili veya partisiz milletvekili seçilebilen bir özellikteydi.Çeşitli partilerde değiştirmiştir.Marjinalliğine bir katkı da uzun süre siyasi magazin denilebilecek mevzularla da adı sıkça geçmiştir.Böyle bir milletvekili örneği de pek yoktur.

Meclis tutanaklarına göre çekimser oy verenler var tek ret oyu veren midir bilemeyeceğim ama  80 Darbesinden sonra Ağca’nın idamına ret oyu vermiş kişilerden biri , diğer idamlara da ret oyu veriyor , Ağca idamına tek ret oyu vermesine  eşinin kim o ret veren salak dediği şeklinde geçen bir hadise de sıkça dillendirilir. Tek kişilik muhalefet denilen tarzı oluşturanlardan biri.

Kamer Genç’i niye marjinal siyasetçi yaptım icraatçı olmadan icraat ve kararlarıyla değil sadece konuşmalarıyla marjinal bir siyasetçi .Meclis dışı siyasetçilerde uçuk konuşanlar olur ama onlar hiç seçilememişlerdir.Kamer genç seçilmiştir. Şevki Yılmaz marjinal değildir benzeri bir siyasetçi gelebilir , Hasan Mezarcı marjinal bir siyasetçi değildir benzeri konuşmalar yapılabilir , 10 kere istifa etmiş milletvekili bulunabilir vs vs. Kamer Genç çok başarılı bir siyasetçi midir ? bazı kriterlere bakılırsa başarılı bazı kriterlere göre başarısızdır.Seçilebilmiş olması başarı , hiç icraatçı yönü olmaması başarısızlıktır.Muhalefeti de çok etkin midir , değildir , değiştirebildiği bir kanaat yoktur ,  muhalefeti yapıcı muhalefet örneği de değildir , aksine tahrik eden , kızdıran bir üslubu da vardır bu da onu marjinal yapanlardan biridir.

Sakıp Sabancı ile de Tv’de meşhur bir vergi veriyorsun , vermiyorsun kavgası vardır.Bir ömür tartışmıştır.

Kadir Mısıroğlu

Kadir Mısıroğlu’da bu ülkede marjinal kişilerin başında gelir onun marjinalliği ise ne görüşlerinden ne kıyafetinden gelir bana göre sezgilerinden gelir. Evet Kadir Mısıroğlu’nun belli şahıslara ve görüşlere karşı ciddi tenkitleri vardır.Kimilerine göre bu tenkitler suçtu , kimilerine göre ayıptı , kimilerine göre komikti vs vs ama Kadir Mısıroğlu , kendi gibi görüş belirtenlerden farklıydı.Kadir Mısıroğlu’nun da hatalı veya eleştirilen görüşleri olabilir ama bu iddia ve çıkarımlarını geniş bir muhakemeden geçirirdi.Sonra bu çıkarımı  Türkçe’yi son derece iyi ve kıvrak şekilde kullanarak anlatırdı. Sesinin yükselmesi , alçalması , vurgusu değme hatiplere taş çıkartır.İkincisi bir olayın görünmez yönünü kavrayabilir. ( Bu konu şöyle istismar edilmemesi lazım sadece Atatürk konusunda konuşmaları yoktur yorumlarımda ilk o anlam çıkmasın ) Türkiye’nin muhafazakar kanadından bir yazardı  ama bu cenahtan yetişmiş kimseye benzemezdi. Muhafazakar camiadan hiçbir tarihçi hiçbir yazar hiçbir din adamı Mısıroğlu’nun oluşturduğu şekilde bir kalıp oluşturamamıştır.Aksine bugün zihni kalıpların çoğunun temelini Mısıroğlu atmıştır. Mısıroğlu için şu da denilebilir kendi bir avukattı , Osmanlı İmparatorluğu bir insan gibi dirilse ve bir insan gibi konuşsa ve beni bir mahkemede yargılayın ama bende bir avukat tutacağım dese tuttuğu avukat Mısıroğlu olur.Osmanlı’yı ne akademisyenler ne meşhur tarihçiler vs hepsi toplansa onun kadar kimse savunamaz.Sultan Vahdettin dirilse mahkemede herhalde onu da kendiden daha iyi savunurdu.Sultan Abdulhamit dirilse sen beni benden daha iyi tanıyorsun diyebilirdi. Mısıroğlu bunları anlatırken , yazarken popüler yazar mantığı ile hareket etmiyor , konuşurken tiyatral hareketlerle anlatmıyordu , evet mübalağa vardı ama adeta görmüşcesine ve tam bilmişcesine bir inanışla anlatıyordu. Mısıroğlu seveni , sevmeyeni olabilir fakat kim ne derse desin samimi bir insandır , sevgisinde de samimidir , nefretinde de samimidir.Alelade bir yayıncı , alelade bir yazar , alelade bir tarihçi olarak görmüyorum.Onun enleri ancak dinlenildiğinde ve okunduğunda keşfedilebilir.Yazdıklarını , söylediklerini kabul etmek zorunda da değilsiniz ama tüm bu   yönüyle yazarlarımız arasında en marjinal koltuğu ona aittir kanaatimce.

İbrahim Tatlıses

Türkiye’de ne sesinin güzelliği , ne uçuk kaçık yaşamı , ne cinsel yönelimleri ne başarısı kim olursa olsun sanat camiasında kimse İbrahim Tatlıses olamaz. En hususunda marjinal kişiyi seçeceksek bu İbrahimTatlıses’tir.Zaten lakabı da İmprator’dur onun en olduğunu herkes kabul ediyor.

En fırtınalı özel hayatsa İbrahim Tatlıses bu konuda da zirvedir.Mağara’da doğduğunu söylemektedir , yoksuldur ha yoksulken ünlü olan tek kişi değildir ama içlerinde en ünlüsüdür.

Mesela ilk eşi hala geleneksel kıyafetleri ile yaşamaktadır.Türkiye’de hangi sanatçının bu kadar değişik yelpazeden eşleri , sevgilileri veya özel yaşamı olmuştur.

İbrahim Tatlıses çok sayıda evlilik yapmış , evliliklerinden hepsinden nev’i şahsına münhasır çocukları vardır.

İbrahim Tatlıses hayatı boyunca değişik cezai soruşturmalara uğramış çok uzun konular buraya sığmaz  , siyasete atılmış  ve ilginci dünyada baş bölgesinden kalaşnikofla vurulduğu halde bu saldırıdan kurtulmuş biridir.Bu kadar hareketli bir yaşamı olan sanatçı yoktur. Sadece kendisinind eğil eski eşlerinin , çocuklarının vs hayatları da hareketlidir.

Sanat camiası içerisinde bu kadar inişli çıkışlı bir ticaret hayatını da bir arada götürmüştür.Birini bırakıp diğerinde devam etmemiştir.Sanatçı , iş adamı beraberliğini oluşturan ilk örneklerdendir.

Sesi , söylediği türküler , şarkılar , çektiği filmler , diziler , show programları ve açıklamaları ile hep gündemde kalmıştır.Hakikaten bir dönem televizyonda yaptığı show programının bir daha çekilme ihtimali yoktur , konuklar , tartışmalar , konuşmalar hepsi bir birinden orjinaldir.

Velhasıl ne Zeki Müren ne Yılmaz Güney ne Kemal Sunal ne şu ne bu sanat camiası içerisinde İbrahim Tatlıses en marjinaldir bana göre kimse yakalayamaz onun bu kadar girift yaşamının benzeri başka olmamıştır , arabesk dünyada anca taklit edilen şarkı ve sahne performansı olmuştur ama hiç biri onun konumuna ve yaşamış olduğu ilginçliklere yaklaşamamıştır bile.

Fethi Gemuhluoğlu

Fethi Gemuhluoğlu , bu kişiler içinde belki kamuoyunda daha az bilinmektedir.Gemuhluoğlu bir yazar değildir , Gemuhluoğlu üst düzey bir bürokrat değildir , siyasetçi değildir , gazeteci değildir fakat hepsiyle ilişkileri olan hepsinin saygı duyduğu bir sırlı kişidir. Şimdi Gemuhluoğlu mutasavvıf bir kişidir , marjinalliğini de oradan almaktadır bana göre cumhuriyet döneminde metafizik özellikleri onun kadar güçlü başka bir sufi , şeyh , derviş örneği hatırlayamıyorum. Tabii şunu ifade edeyim Gemuhluoğlu bir meczup da değil normal bir insan. Gemuhluoğlu çok tesirli bir insan bir cazibesi var tabii bunu onu görmeyen veya yazıyla anlatımlardan anlamak mümkün değil ama tanıyan herkesin etkisi altında kaldığı ve bakışlarının çok tesirli olduğunu ifade etmektedirler. Sadece tanıyanlar değil , tanımayan , ilk defa karşılaştığı kişilerde de aynı tesiri uyandırıyor. Kendisinin sonradan kitaplaştırılan Dostluk Üzerine adı verilen kitapta irticalen yaptığı bir konuşma yer alıyor bu onun ne kadar coşkun bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor.Fakat yine onu marjinal yapan husus aşk. Aşk tasavvufunun önemli bir kavramı çoğu edebiyatını yapar ama gerçek Aşık azdır .Gemuhluoğlu hakiki bir aşıktır hele bu dönemlerde gerçek bir Aşık bulmak çok zordu.Allah aşkı , Resullullah aşkı , Ehl-i Beyt aşkı , Allah dostlarına aşk , insalığa aşk Gemuhluoğlu’nda hayli yüksektir. Yetişmesine katkıs ağladığı öğrenciler ve kişilerle Türkiye enteljiyansiyası üzerinde büyük emeği olan Türkiye’de hakiki milliyetçi , ülkesini seven bu toprakların değerlerine sahip donanımlı bir kadronun yetişmesini hedeflemiş , sadece temenni etmemiş , yazmamış , icraata dökmüş bir kişidir.

Oğlundan dinlediğim bir anekdotu da paylaşayım.Bazen sokakta , rastgele bir kişiyi çevirerek Allah demesini , diyince daha gür söyle daha gür söyle şeklinde bir özelliğinin olduğunu anlatmıştı.Allah-u alem yaratıcıdan gaflet duymayın ve Allah’ın adını aşkla haykırın diyordu galiba düşününce insan yaratıcısının adını neden ürkek söylesin ki , aşkla Allah demek lazım , belki onun bir talimini yaptırıyordu.

Sakıp Sabancı

Sakıp Sabancı , nam-ı diğer Sakıp Ağa , Sakıp Sabancı taşra kökenli , köylü ve çiftçi bir ailenin iş dünyasına atılmış , zengin olmuş ne ilk ne tek örneğidir. Türkiye’de belki onun kadar zengin olanı yoktur ama çok sayıda böyle kişi vardır. Evet belki çoğu okumamıştır , çoğu şiveli konuşur vs ama Sakıp Sabancı’yı benzerlerinden ayıran nedir. Onun fenomenliğidir , tanınırlığıdır.

Sakıp Sabancı iş dünyasını , ticaret ve sanayi dışında halk tarafından da duygusal olarak bağ kurulmuş bir kişidir. Kendini , diğer iş adamları gibi siyaset , spor gibi işlerle tanınır hale getirmek yerine daha farklı bir yoldan gitmiş bu yolda tutmuştur.

Sakıp Sabancı’nın yüz ifadeleri ve mimikleri yadırgatıcı değildir kişilerde sempati oluşturur. Sakıp sabancı şiveli konuşur ama bu kendine has konuşmaya atasözleri , hayret ifadeleri ve duygusunu yansıtır. Hala bugün engelli oğlu için araba ürettim ama oğluma araba alamadım videosunu izleyen kişi istemsiz ağlamaya başlar.

Sakıp sabancı iş adamlarının bir çoğuna göre medyatiktir. Halkta genel intibası Sakıp Sabancı’nın doğru sözlü ve dürüst bir insan olduğudur. Sakıp Sabancı’yı halk kendinden addetmiştir.Bu pek diğer iş adamlarında yoktur Sakıp Sabancı’yı marjinal yapan burasıdır.Cenazesine insanların fazla katılımı ancak bu sempatiyle ifade edilebilir.

Sakıp sabancı iş dünyasına yenilik getirmiş bir kişi değildir , olabildiğince klasik bir tacir ve sanayicidir. Marjinalliğini de tarzından alıyor yoksa başarılı bir işadamı , sanayici ve tüccar diye tanıtmıyorum.

Sakıp Sabancı  sol terör örgütlerinde hep hedefinde olmuştur nitekim kendisine karşı planlanan suikast sonucu kardeşi öldürülmüştür.

Sakıp Sabancı’nın el yazması Kur’an nüshaları ve hat koleksiyonu oldukça zengin ve kıymetlidir.Sakıp Sabancı müzesinde sergilenmektedir.

İyi okumalar. 11.09.2023

 

                                                                                                              Mehmet Emin Başalp

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir