İNTİFA HAKKI SAHİBİ AKARYAKIT İSTASYONLARINDA EMLAK VERGİSİ HANGİ TARAFÇA ÖDENİR ?

Akaryakıt istasyonları ile akaryakıt dağıtım şirketleri arasında intifa hakkı tesis edilmesi , ilgili sektörde sık karşılaşılan bir durumdur.Rekabet Kurulu tarafından 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ile intifa hakkı süresinin beş yıl olabileceği belirtmiştir. Bu karar sonucu artık intifa hakkı akaryakıt sektöründe beş yıl olarak uygulanmakta olup bu intifa hakkı süreleri kısalttığından daha fazla yeni işlem ve değişikliğe sebebiyet vermiştir.Yeni durum nedeniyle de bazı ekonomik külfetler konusunda intifa hakkı sahibi veya alan tarafından çeşitli hukuki yollara başvurulmaktadır.Bu başvurulardan biri de intifa hakkı süresi bittiğinde intifa hakkı sahibinin emlak vergisi ödemeye devam edip etmeyeceği hususudur.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 794.maddesi ve devamı maddelerinde intifa hakkı düzenlenmiş olup hak sahibine konusunda tam yararlanma yetkisi veren bir hak olup taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulmaktadır. Akaryakıt sektöründeki intifa hakkı kökeni itibariyle sözleşme ile kurulan intifa hakkı grubunda olup  tapu kütüğü siciline tescil şarttır.

1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 3.maddesi ise “Bina Vergisini, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler öder. “  şeklindedir. Dolayısıyla Emlak Vergisi mükellefiyeti intifa hakkı sahipliği varsa intifa hakkı sahibi tarafından ödenecektir.

Akaryakıt dağıtım şirketine ait intifa hakkı süresi beş yıl geçmekle süresi dolmakla birlikte tapu kütüğünden terkin edilmemiş ise Emlak Vergisi hangi tarafça ödenecektir ?

Burada akaryakıt istasyonları tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 796.maddesi öne sürülmekte ve sürenin dolması ile intifa hakkının sona ereceği iddia edilmektedir.Oysa madde metninde “Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir.” şeklinde olup sürenin sona ermesi maddenin ilk fıkrasında belirtilen kendiliğinden sona erme sebeplerinden olmayıp malike terkini isteme yetkisi vermektedir.Terkin işlemi de Harçlar Kanunu’nda gerekli harçlar ödenmek suretiyle tapu kütüğünden ya malik ya da karşılıklı tarafların muvafakati ile gerçekleştirilir.Taraflar arasında uyuşmazlık olması halinde ise bu uyuşmazlığın giderilmesi için taraflar yargı yoluna başvurulabilir.

Süresi dolan intifa hakkı sahibinin belediyelerce tahsil edilen Emlak Vergisi’nin mükellefi olmadıkları itirazları ise belediyelerce ilgili hükümler nedeniyle kabul edilmemelidir. Belediyeler bir kamu kurumu olup intifa hakkının devam edip etmediğini sözleşme süresine göre değerlendiremeyecek olup intifa hakkının tapu kütüğünde devam edip etmemesine göre işlem yapabileceklerdir.Çünkü ancak malike terkin isteme yetkisi veren süre dolumu durumunu belediyeler re’sen süre dolumu ile intifa hakkı sona ermiş ve tüm sonuçlarıyla ortadan kalkmış gibi değerlendiremez.Bu tek taraflı bir değerlendirmeye sebebiyet verecek olup idare hukukunun genel ilkeleriyle de bağdaşmaz.

Bu hususta Konya 1.Vergi Mahkemesi’nin 2016/216 Esas ve 2016/981 Karar sayılı kararını belirtmem gerekir karar çoğunluk oyu ile verilmiş olup ayrıca istinaf incelemesinden de oy çokluğu ile  geçmiş ve kesinleşmiştir.İlgili karar da özet olarak terkin edilmeyen intifa hakkı nedeniyle emlak vergisinin akaryakıt dağıtım şirketi tarafından ödeneceği belirtilmek suretiyle dava reddedilmiştir.Gerekçede koyulaştırılarak da yazılan yani vurgulanan “Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir “   Türk Medeni Kanunu’nun hükmü olup intifa hakkının devam edip etmediği konusunda tapu sicil müdürlüğünden gelen yazıya itibar edilmiştir. Tescilin terkin ile intifa hakkının ortadan kalkacağının belirtilerek tapu kayıtlarında intifa hakkı sahibi olarak gözüken tarafın mükellefiyetinin devam ettiği ve belediyece verginin tahsili için yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek dava reddedilmiştir. Azlık oyu ise intifa hakkının sürenin dolması ile mi sona ereceği yoksa terkin ile mi sona ereceği uyuşmazlığın özünü oluşturduğunu belirterek sürenin dolması ile intifa hakkının sona erdiğini belirterek çoğunluk oyuna katılmamıştır.

Azlık oyunda kanaatimce de isabetsizlik olup tapu sicilinden terkinin gerçekleşmesi  gerekmektedir yoksa sözleşmeye dayalı intifa haklarında sözleşmelerin feshi ile de intifa hakkı ortadan kalkmamakta terkin ile sicilden kaldırılmaktadır veya tek taraflı fesih halinde ancak mahkeme kararı ile ortadan kalkmaktadır.Bu süreçlerde terkinin varlığı gerekirken süre dolumu ile de terkinin gerekeceği çok açıktır.Yoksa hak sahipliği konusunun varlığı veya devamının tespiti için yargı kararı gerekebilir yargıdan beklenebilecek bu sonuca da idarelerin tek başın idare hukuku genel ilkeleri çerçevesinde başta eşitlik ve kanunilik olmak üzere karar veremeyeceği açıktır. 20.02.2020

 

Av.Mehmet Emin BAŞALP

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir