TARIK MÜMTAZ GÖZTEPE’NİN İMAM ŞAMİL KİTABI DEĞERLENDİRMESİ

şamil kitap

Akra Fm tarafından hicri 1441.yılı Şeyh Şamil Yılı olarak ilan edilince bu konuda ne şekilde okumalar yapabilirim diye düşündüm ve bazı kitaplar belirledim.Bu kitapları bazı dostlarla okuyarak beraber de değerlendirdik.Daha fazla kişinin istifade etmesi için yazılı hale getirmeyi ve okuma sırama göre  yayınlamayı düşündüm.

Okuduğum kitaplardan ilki Tarık Mümtaz Göztepe’nin Sebil Yayınevi’nden çıkan Dağıstan Arslanı İmam Şamil kitabıydı.Bu kitap evimizde vardı 1975 tarihli dördüncü baskısı.Bu kitabı ben esasında ortaokul yıllarımda okumuş ve oldukça beğenmiştim kitabın bir özelliği akılda kalıcılığının yüksek olmasıdır nitekim yeniden okuduğumda da bir çok konuyu hatırladığımı fark ettim.

Bu kitabı bilhassa gençler için tavsiye ediyorum.Şeyh Şamil sarsılmaz bir iman , kuvvetli bir cesaret sahibi.Şeyh Şamil Ruslarla nasıl mücadele edileceğini anlamış ve uygulamış bir lider.Bir devletin , techizatlı bir ordunun komutanlığı daha kolaydır Şeyh Şamil’in ise nasıl zor şartlar altında bir mücadele yürüttüğü toplumu nasıl yönlendirebildiği  ve mukavemetini nasıl artırabildiği kitapta görülmektedir.Her şey Allah’ın takdirindedir , Allah şeyh Şamil’den razı olsun biz ise ibretler almalıyız.Zor şartlarda mücadele kolay değildir bir müslüman kendini günümüz şartlarında da hem bedeni hem zihni buna hazırlamalıdır toplum olarak da güçlü olmamız gerekiyor devlet olarak ta güçlü olmamız gerekiyor yoksa bu yaşananları bizde yaşarız nitekim bizim de üzerimize geldi düşmanlar ve yeniden gelmek için fırsat kolluyorlar uyanık olmamız lazım.şeyh Şamil’i tanımak bizi uyanık kılar.

Kitabın giriş kısmında “İşbu eser Şeyh şamil’in hayatta bulunan güzide torunu Kamil Paşa’nın oğlu Sadi Şamil Bey tarafından lütfen tektin ve tashih buyurulmuştur “ şeklinde bir yazı bulunmaktadır. Kitabın içinde aileye dair detay konular bulunduğu için belki bu tür bilgilerinin belgelenmesi mümkün olamadığından hiç olmazsa ailenin soyundan kişilerin tashihinin önemli olacağı düşünülmüş olabilir.Bu kitabı Kadir Mısıroğlu’nun da tavsiye ettiğini okumuştum zaten Sebil yayınevi de ona aittir.

Kitap tam anlamıyla bir roman değil , bir biyografi de değil , bir akademik kitap veya tarih kitabı hiç değil kitap edebi bir dille Şeyh Şamil’in hayatı ve mücadelesini gerçek bilgilere dayalı şekilde anlatan tarihi bir romana benzemektedir. Kitap hamasi bir üslupla genelde başarı ve kahramanlıklar kısımları belirtilerek yazılmış .Kaynakça kısmı olmadığından müellifin bu bilgileri nereden edindiğini tam olarak bilmiyoruz ama genel itibariyle tarihi akışa , gerçekliğe ve Şeyh Şamil’in hayatına uygun.

Kitabın bir yönü şöyle görülebilir Kafkas coğrafyası ve insanına dair çok fazla bilgisi olmayan bilhassa gençler veya her yaşatan kişinin akıcı bir şekilde okuması maksadıyla Tük insanının muhayyilesine ( hayal etme gücü )  ve zevkine hitap eder şekilde yazılmıştır. Bu nedenle akılda kalıcılığı yüksektir.Kitap dönem şartlarını değerlendiren bir mukayeseye çok fazla yer vermemektedir.Bu yönü tarihi anlamda kitabı zayıflatmaktadır.Çünkü Şeyh Şamil Kafkasya coğrafyasında uzun bir mücadele yürütürken  öncesi ve sonrası yönünden veya  Osmanlı Devleti ile ilgili bilgi yok.

Kitap Gimri Muharebesi ile başlar.Bu muharebede Dağıstan’da Ruslara karşı mücadeleyi yeniden başlatmış ve liderliği ele almış olan Gazi Muhammed’in şehid oluşu ve Şeyh Şamil’in ağır bir yara almasından bahsedilmektedir.

Bu kitapta , Kafkasya coğrafyası , etnik ve dini özellikleri ve Rus işgali bu mücadeleyi ilk başlatan Şeyh Mansur’la ilgili detaylar yok inşallah bu konuda detaylı bilgiler daha sonra değerlendirmesini sunacağım Ahmet Yüksel’in Rusların Kafkasya’yı İstilası ve Osmanlı istihbarat Ağı kitabında detaylı şekilde var.Bilindiği üzere Gazi Muhammed’den sonra vasiyeti gereği liderliği  İmam Hamzat  alır  fakat o da kısa bir süre de camide Şeyh Şamil döneminin tartışmalı isimlerinden Hacı Murad’ın ağabeyi tarafından şehid edilir.Hacı Murad da bu suikasta iştirak etmiş fakat kaçarak kurtulmuştur.Bu kitapta Hacı Murad ile ilgili bazı değerlendirmeler bulunmaktadır.Bu suikastı ailesine karşı bir hareketten dolayı işlemiş olabileceği , onun esasında çok önemli bir lider özelliğine sahip olmadığı , Şeyh Şamil tarafından affedildikten sonra başarılarını Şeyh Şamil’e borçlu olduğu ve daha sonra Ruslar’a sığınmasının Şeyh şamil’in bir planı olduğu şeklinde değerlendirmeler vardır.Bu konuyla ilgili detay değerlendirmeleri de Tolstoy’un Hacı Murad romanı ekseninde yapacağım.

İmam Hamzat’ın vefatı ile Şeyh Şamil Kafkas Müslümanlarının  liderliğine getirilir.Tabii kitapta bu özelliğine çok değinilmese de satır aralarından bu husus anlaşılır.Şeyh Şamil aynı zamanda bir tasavvufi lider ve bu mücadelenin de dini lideridir de aynı zamanda , şahsında komutanlık , idarecilik ve şeyhlik gibi hususları birleştirmiş ender şahsiyetlerdendir.

Kitap bu konudan sonra İmam Şamil’in Ruslarla olan muharebelerini anlatır ve ilki Ahulgoh’tur.Bu muharebelerde bilinmesi gereken isimlerden biri o zaman ki Rus Çarı Nikola ( Nikolay ) Generel  Grabe , Genereal Klug Von Kulugenev , Prens Voronstof , General Farytag gibi isimlerdir.Ahulgoh muhrebesinde ilginç olan kalenin uzun süre muhasarası nedeniyle çok kayıp verilmesi nedeniyle geri çekilme anlaşması yapılması e şeyh Şamil’in oğlunu Ruslara rehin verme hadisesidir.Bu olay esasında savaş tarihi kayıtlarında önemsiz bir hadise olarak görülüyor fakat kitabın ilerleyen bölümlerinde oğlunu kurtarışı ve oğlu ile münasebeti ve vefatı Şeyh Şamil’in evladı ile imtihanı oluyor.Benim burada dikkatimi çeken oğlunun kurtuluşu ile ilgili çalışmaları diğer oğlu vasıtasıyla yapmış olması ve ailevi meselesi ile ilgili diğer mücahidleri karıştırmamasıdır. Şeyh Şamil Kafkas müslümanları için oğlunu rehin veriyor ama kurtulurken kimse zarar görmesin istiyor bu çok yüksek bir karaktere ve olgunluğa sahip olduğunu gösterir.Ayrıca oğlunun fikirlerine karşı da herhangi bir müsamaha göstermiyor.Şeyh Şamil’i Şeyh Şamil yapan hususların başında bu dirayeti geliyor.

Ahulgoh muharebesinde ilginç bir detay bazı müslüman kadınların esir düşmemek için kendilerini kaleden uçuruma atmaları bu husus gerçekten böyle miydi yoksa münferit hadiseler mi bilemiyorum kitapta belki kafama takılan tek ayrıntı bu oldu.Şeyh Şamil’in ve etrafının dine bağlılıkları ve bilgi sahibi oldukları ise bilinen bir gerçektir.

Kitap’ta daha sonra Şeyh Şamil’in Çeçenistan ve Dağıstan topraklarında naipleriyle beraber naipler hem komutan hem de alt idarecilerdir yapmış olduğu savaşlar yer alıyor. Kitap Şeyh Şamil’in Rusları perişan ettiği savaşlar ve kazandığı zaferlerle devam eder bunlara ilişkin harekatın nasıl yapıldığı , ne şekilde çarpışıldığı ve nasıl kayıplar verildiği gibi detaylar bulunmaktadır.Rusların Kafkasya’da ilerleyebilmek için nasıl asırlık ağaçları kestikleri veya yaktıklarını ise okudukça Rus acımasızlığının sadece kadın , yaşlı , çoluk , çocuk demeden insana olduğu kadar tabiatı bile tahrip edici olduğunu göstermektedir.Şeyh Şamil kalabalık ve techizatlı Rus ordusuna karşı gerçekten insan üstü bir mücadele göstermiştir.Kitapta Şeyh Şamil’in gerilla tipi savaşın mucidi olduğundan bahsediliyor bu gerçekten böyle midir bilmiyorum ama Şeyh Şamil düşmanlarının bile takdir ettiği büyük bir askeri deha ve kendi de savaşları uzaktan komuta etmeyen bizzat savaşın içinde yeri gelip yaralanan , askerlerinden daha fazla fiziki efor sarf edebilen , açlığa ,susuzluğa, yorgunluğa dayanmada büyük metanet sahibi bir asker.Şeyh Şamil’in güçlü bir nefs eğitiminden geçtiği anlaşılmaktadır.Bu zorlu süreçler içerisinde makam ve mevki peşinde koşmadığı çok açık tek bir davası var Müslüman Kafkasyalıları bir bayrak altında toplayıp hür bir şekilde yaşamak çünkü kendisinden önce Rusların kısım kısım işgal ve zulümlerini görmüş.İşgal hem siyasi hem dini hürriyeti kaldırmakta ve giderek köleleşen bir toplum oluşturmaktadır devamında da ekonomik sömürü gelmektedir.Onun için Şeyh Şamil tavizsiz de bir liderdir ,  tavizsizliği ve sertliğini bir despotluk olarak görmemek gerekiyor çünkü mücadele dönemi devamlı bir savaş dönemi her ülkede savaş dönemi sıkıyönetim olur , içkiye , tütüne karşıtlığı çok serttir çünkü bunlar toplumu gevşetir ve çürütür , dini anlamda serttir çünkü halkın moralini ve dayanma gücünü yüksek tutmak zorundadır.Nitekim tüm Müslümanlar Allah’ın yardımının da ancak iyi kullara geleceğine inanır.Gevşek bir toplumun uzun bir mücadele yürütemeyeceği açıktır bu nedenle İmam Şamil bu hususları çok iyi analiz etmiş ve uygulamıştır.

Şeyh Şamil büyük zaferler kazanıp ordusunu büyütmesine rağmen daha sonra toplumdan kopmalar ve komutanlarından kopmalar meydana geliyor.genel manada da Ruslar Şeyh Şamil’in direncini kırmak için çok fazla yığına yapıyorlar.Osmanlı Devleti’nden de gerekli yardım gelmiyor. Osmanlı devleti o dönem Tanzimat paşalarının idaresinde Avrupa’nın denge politikasına bağlı bu nedenle Avrupalıların Müslüman Kafkasyalılar umurunda olmaz şu bir gerçektir tarihte de hep görelim Müslüman’a karşı gayrimüslimler birleşirler yine öyle olmuştur.Osmanlı Devleti de hem mali hem askeri durumundan dolayı gerekli yardımı yapamamıştır.Çünkü daha önce tarihi bilgilerden biliyoruz Ruslara karşı aldığı ağır yenilgiler vardır ve bir maceraya girmekten korkmaktadır.Aslında Şeyh şamil gibi muzaffer bir müttefik varken  bu fırsat kullanılamamıştır ve bu fırsatın gidişi ile ilerde 93 harbinde de görüleceği üzere Ruslar Osmanlı Devleti’ne çok ağır bir darbe vurmuşlardır  bu savaşın devletin yıkılmasına sebep olduğunu tarihçiler ifade etmektedir.

Şeyh Şamil’in halk desteğinin azalması ve komutanlarının Rus safına geçmesini ise kitap çok izah edemiyor ama kanaatim uzun mücadele,  uzun mücadele en nihayetinde insanın dayanma gücünü yok eder düşmanla nihayetsiz bir çarpışma sürecide direnci kırmaktadır. Burada esas kaybeden tabii yine Kafkas halkı olmuştur çünkü Şeyh Şamil’den sonra yüzyılları bulan bir Rus zulmü yaşanmış ve hala yaşanmaktadır.Bir diğer hususta Şeyh Şamil bir Allah dostu , evliya böyle bir insanı yalnız bırakmak olmaz arkasında dayanılmaz imtihan gelir.Çünkü Şeyh Şamil şunu diyebilir ben uyardım , ben mücadele ettim , zaferden sorumlu değilim ama sefer sorumluğunu yaptım. Direncin bir anlık kırılması İslam toplumları için ibret olmalıdır bazen telafisi olmayabilir.

Neticede Şeyh Şamil en son dört yüz kadar sadık adamı ailesi vesaire Gunib dağına çekilir orada muhasara altına alınır ve uzun  düşüncelerinden sonra teslim olur.Şeyh Şamil gibi Ruslarla anlaşalım veya teslim olalım gibi imalara bile ölüm cezası veren bir liderin teslim oluşu artık Allah’ın Şeyh Şamil içinde bir imtihanı mıdır yoksa Şeyh Şamil’in Kafkas halklarının geleceği için bir şeyler yapabilme arzusu mudur bilemiyoruz ama bu teslim olma ve daha sonra ev hapsinde Ruslar verdikleri sözleri tutmamışlar ve Şeyh Şamil gibi son derece zinde , saçı ve sakalında ak olmayan birisinin bu süreçte saçı ve sakalı bembeyaz olmuş ve çökmüştür. Şeyh Şamil hacca gitmesine izin istemiştir hep bu isteği ile diğer Müslümanlarla yüz yüze bir irtibat kurma isteği olduğunu düşünüyorum.Sağlıklı iken bu izin verilmemiş ancak çok ihtiyarlayınca bu verilmiştir.

Kitabı bazı tespitlerle bitireyim ;

Şeyh Şamil kitapta bir çok yerde var her hal ve şartta vaktinde namazdan asla taviz vermemiştir.

Şeyh Şamil adaletli bir insandır kendi annesinin Ruslarla barış için köylülere aracı olmasını da cezalandırmış ve onun yerine kırbaç cezasını kendi çekmiştir. Hiçbir zaman toplumdan ayrı imtiyazlı bir lider olmamıştır.

Rusya’da bazı incelemelerde bulunurken silahları incelemesi neticesi neden yenildiğimizi anladım diyerek teknolojinin önemini belirtmiştir.Bu hususta Müslümanlara ders olmalıdır kendimizi geliştireceğiz.

Ruslar iyice ihtiyarlayınca hacca gitmesine izin vermiş ve giderken İstanbul’a uğramış çok hürmet görmüş , haccını eda etmiş , Müslümanlar çok rağbet edince Kabe damına çıkarak herkes görmüş ve orada hastalanarak vefat etmiştir. Cenab-ı Allah bu güzel kuluna bu mücahid kuluna son derece güzel bir son göstermiş , bütün Müslümanlarla buluşmuş ve Hazreti Peygamberin vefat ettiği Medine’de vefat etmiştir.

Kitaptan belki çok daha detaylar çıkar ama çok uzun bir yazı da zor okunuyor hem diğer kitaplarla kıyasa devam edeceğiz hem de okunmasını tavsiye ederim.

 

Mehmet Emin Başalp

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir