TEDBİR VE UYUMSUZLUK

TEDBİR VE UYUMSUZLUK

2020 yılımızın gündemi olan koronavirüs pandemisi ve tedbirler konusunda yine bir yazı yazmam gerekti. Böyle bir salgın var , tedbirli olmak durumundayız bu konuda hem fikiriz kendi şahsi gözlemim ile de kalabalık ortama girmemenin yani mesafe şartı , maske takmak ve temizliğe dikkat etmenin bulaşmayı yavaşlattığını ifade edebilirim.

Haziran ayında ülkemiz kademeli bir normalleşmeye girmiş ardından da ilk ciddi yeni kısıtlamalar kasım ayında oldu , bu süreç zarfında ülkemizde bazı illerde yeniden hastalığın alevlendiğini gördük bilhassa Konya’da Ağustos , Eylül ayları bu hastalık hayli yaygındı.

Yazımın konusu tedbir ve uyumsuzluk mesela bazı alınan tedbirler ile bulaşma mantığı arasında uyumsuzluklar var. Haziran ayında normalleşme yaşanırken yaz aylarının düğün mevsimi olduğu düşünülmeli ve düğün konusunda ciddi kısıtlamalar olmalı idi fakat kınadır , nişandır , düğündür bir ara hepsi tekmili birden tedbirsiz şekilde icra edildi ve hastalığın Konya’da bu denli yayılımı kanaatimce bu düğünlerden oldu.

Şimdi yer alan yasaklardan mesela kuaförlerin belli saatler arasında hizmet vermesinin ben bulaşmayı azaltıcı bir etkisinin olduğunu düşünmüyorum.

Kamu kurumlarında hatta banka önlerinde hes kodu kontrolü veya işlem için kuyrukta mesafe kurallarını ihlal edecek şekilde insanlar sırada beklerken , toplu ulaşım hele İstanbul gibi şehirlerde hayli kalabalıkken ,  restoranlarda yemek yemenin neden yasaklandığını anlayamıyorum. Benim ne kendimin ne çevremin restoran , cafe vb gibi sektörlerde bir meşguliyeti yok ama bu sektörlerinde yaşaması gerekmektedir. Belli sınırlamalar ile restoranlarda yemek yenebilir , yalnız olmak koşuluyla cafelerde vs çay , kahve neyse içilebilir.Bence bu yasağın iyi düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum , revize edilebilir çünkü ekonomik etkisi ile devamında hukuki uyuşmazlık ( kira , kıdem tazminatı gibi ) ve istihdam sorunu oluşur.

Ben avukat olarak çalışıyorum pandemi başladığından beri maalesef adliyelerde ilerleyen bir süreç yok bakınca bunun pandemi ile bir ilgisinin olduğunu da görmüyoruz çünkü bir hakimin 50 tane dosya ile duruşmaya çıkmasını anlamak güç , haftaya ve gün boyuna yayıp daha rahat ve sakin duruşmalar yapılamaz mı ? Mesela aylardır izinli hakimler var yerlerine kalıcı hakimler görevlendirilemez mi ? Adalette önemli bir hizmettir ve zaten yavaş işleyen bir sahada önümüzdeki 2-3 yıl eritilmesi mümkün olmayacak iş yığılmasına sebebiyet verilmesini anlamak güç. Pandemi şartları yavaşlamaya değil aksine pratikleşemeye ve hızlanmaya sebebiyet vermelidir. Bu konuda Adalet Bakanlığı sert insiyatifler almalıdır diye düşünüyorum.

Gelelim okullara okullar kısmen açıldı derken yeniden yıl sonuna kadar kapandı ve online bir eğitime dönüştü. Online eğitime katılım herkesin malumu düşük , öğretmenlerin gün boyu online ders anlatması ne kadar verimli ? Kanaatimce ilkokul , ortaokul , lise ve üniversiteler , hızlı bir müfredat düzenlemesi ile telafisi online mümkün olmayacak dersler yönünden açılmalı ve haftada 2,3 duruma göre 4 gün ders verilmeliydi.  Hiçbir ders önemsiz değildir ama öğrenciler hiç olmazsa matematik , Türkçe , fen bilgisi vesaire dersleri okulda almalıydı. Bu sürecin uzaması ile bu jenerasyonun ciddi bir eğitim kaybı yaşayacağı açık bu nasıl telafi edilir  ,düşünmek lazım. İşin ilginç yanı kreşlerin açık olması ?? Kreşlerdeki öğreticiler ve yavrular virüsten vareste mi ?

Pandemi başında da mesela camilerin kapatılmasına karşı çıktık bu sefer bir kısıtlama olmadı lakin Diyanet işleri Başkanlığı ve müftülükler sağolsunlar biraz kolaylaştırıcı tedbir alamaz mı ? demek alamıyorlar. Cuma günü yoğunluk var hava soğuk ama maşallah 10 dakika makamlı ezan okunuyor , hutbe kısa değil bunlar zor şeyler değil neden bu kadar pratik olunamıyor bu da ayrı bir uyumsuzluk. Gelin biraz kurumsal işleyişleri pratikleştirelim.

Bu virüsün yayılımı noktasında net bilgilendirmeler yok , aşı konusunda net bilgilendirmeler bulunmuyor , vefatlara ilişkin de bilgilendirmeler hayli zayıf ne kadar yüksek ne kadar az belli değil. Yaşlılar mı , kronik hastalar mı ? ne şekilde bir dağılım var.   Yine ilaçların yan etki yaptığı halk arasında sıkça konuşuluyor bu konuda neden bilgilendirmeler zayıf. Hasta olsam bunları kime soracağım. İnsanların bağışıklık sistemini güçlü tutmak için bilinçsiz takviye ürünler kullandığı bir vakıa , kullanalım mı  ? kullanmayalım mı ?  belli değil . Bu konularda bilinç artırıcı faaliyetler çok az neden yapılmıyor.

Yine eczacılardan duyduğum ilaç satışlarının düştüğü 2020 yılı için gerçekten hastanelere başvurular ne kadar azaldı ,ilaç tüketimi ne kadar azaldı bu konuda da Sağlık Bakanlığı veri açıklayabilir. Önemsiz mi ?  hem bir ekonomik tasarruf hem de demek ki gereksiz ilaç kullanımı düşmüş.

İnsanlar salgın ve tedbir konusunu gündemden düşürmesinler fakat insanların ruh ve beden sağlıklarını korumaları için devlet tedbir ve düzenlemeler çerçevesinde ne maneviyata yönelik faaliyetlere toptan bir kısıtlama getirmeli ( Cuma namazı yasağı vb olmamalı )  tümden bir sokağa çıkma kısıtlaması olmalı ,  insanlar parklarda vb yürüyüşlerini ve egzersizlerini yapabilmeliler , ekonomik anlamda işletmeler devamlılıklarını sağlayabilmeleri için faaliyetleri kesintiye uğramamalı , kamu hızlanmalı , eğitim bir şekilde devam etmeli.

Allah bu hastalıktan bütün dünyayı bir an evvel kurtarsın , hasta olanlara şifa versin , vefat edenlere rahmet olsun zorda olanları bir an önce kolaylığa çıkarsın.Amin.27.11.2020

 

Mehmet Emin Başalp

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir