LÜZUMSUZ MÜHÜR UYGULAMALARININ KALDIRILMASI GEREKİR

muhur damga

Mühür , tarihi geçmişi hayli eski olan ve başta devlete ait evraklar , kişisel evraklar , vakıf evrakları , kapatılan yahut açılması yasaklanan evrak , kap , kacak , kapı gibi yerlere konulan genelde mürekkep yahut başkaca bir malzeme ile mührün izinin çıkarılması işlemidir. Tabii sadece bu işlem değil bu işlem ile bir sonuçlandırma yapıldığı anlamı çıkar.Tarihi olarak , sanat olarak , anlam olarak , hukuki olarak değerlendirilmesi oldukça uzun ve başkaca bir konudur.

Burada bizi ilgilendiren resmi mühür uygulamasının mevcut hali ,devamının lüzumlu olup olmadığıdır. Bu konu esasında vatandaşı ne kadar ilgilendirir bilinmez ama hala resmi kurum ve kuruluşlar arasında ve resmi kurumlarla vatandaşlar arasında mühürlü evrak olup olmaması , kayıp mühür ve beratlar , mühürleme konusunda yaşanan vakit kaybı , mühürlerin tanzimi , beratı vesaire konusunda yaşanan bürokrasi , mühürlerin zamanla deforme olup sadece mürekkep renginde bulanık bir yuvarlağa dönüşmesi , mühür bozma suçu, yargılaması , infazı  vesaire gibi kanaatimce gerçekten oldukça lüzumsuz iş ve işlemlere sebebiyet vermesi ve mührün gelişen teknoloji ve arşivleme imkanları ile anlamını kaybetmesidir.

Mührün tarihi gelenek nedeniyle üst düzey yöneticiler ve kamu kurumlarında kısıtlı sayıda kullanımı devam edebilir. Resmi Mühür Yönetmeliği’nin 3.maddesi “RESMİ MÜHÜRLERİN KULLANILACAĞI BİRİMLER : Madde 3 – Resmi Mühürler yalnızca kuruluş kanunları ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri gereği kendilerine kamu görevi verilmiş kurum veya kuruluşlarca kullanılabilir. Bu kurum ve kuruluşların hangi birimlerinin mühür kullanacağı

  1. a) Cumhurbaşkanlığı Makamı ve İdari İşler Başkanlığında İdari İşler Başkanı, Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar ile Cumhurbaşkanlığı Ofislerinde en üst yönetici, Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarında Başkanvekili,
  2. b) T.B.M. Meclisinde Genel Sekreter,
  3. c) Bakanlıklar ile Bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarında Bakan veya Bakanın yetki verdiği makam,
  4. d) Bağımsız yargı organlarında Başkan,
  5. e) (Mülga )
  6. f) Üniversiteler ve bağlı kuruluşlarında Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı,
  7. g) Mahalli İdarelerde vali,
  8. h) Mahkemeler, icra daireleri ve noterlerde Adalet Bakanı veya yetki verdiği makam, onayı ile tesbit edilir.

Görünüşte sanki sınırlı sayıda gibi görülen bu kurum ve kuruluşların aslında hiçte bu kadar az olduğunu düşünmeyin bilhassa c fıkrası ve g fıkrası ile bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatlarında her türlü müdürlüğünün mührü , ülkenin en ücra köşesindeki belde belediyesinden , büyükşehir belediyelerine kadar her türlü müdürlüklerinin mühürleri ciddi mühür sayısı oluşturmaktadır.

 

 

Kanaatimce bu mühür yönetmeliği şöyle olmalıdır.

a  ) Cumhurbaşkanlığı Makamı mührü , bu mühürde alelade olmamalı ve bir sanatçı tarafından tasarlanmak suretiyle oluşturulmalıdır.Cumhurbaşkanlığında ikinci mühür olarak sadece İdari İşler Başkanlığı’nın mührü olmalıdır.

b  ) TBMM’ye ait tek bir mühür olmalıdır ve genel sekreterlik tarafından önemli evraklar için kullanmalıdır.

c  ) Bakanlıklarda tek bir mühür olmalı kurumsal olarak sadece merkezi ve bir ilde bakanlığın en üst yöneticiliğinde olmalı önemli evraklar mühürlenmelidir. Savunma , İç İşleri ve Dış İşleri gibi önemli , tek suret ve gizli evrakların olduğu bakanlıklarda sadece bu belgelere has mühürler bulunmalıdır.Bakanlıklara bağlı kuruluşların sadece merkezi anlamda ve bir ilde en üst yöneticiliğinde tek bir mührü bulunmalıdır. Mesela Nüfus Genel Müdürlüğü mührü gibi , İl Nüfus Müdürlüğü mührü gibi ülke sathında birim ve alt müdürlüklerde herhangi bir mühür bulunmamalıdır.

d  ) Üniversitelerin sadece rektörlük dahil önemli evrakı için tek bir mühür bulunmalıdır.

e ) Mahalli idarelerde sadece mahalli idareyi temsilen önemli evrak için tek bir mühür olmalıdır. Valiliklerin ve kaymakamlıklarında önemli evrakı için sadece tek bir mührü olmalıdır. Müdürlük ve birimlerin mührü olmamalıdır.

Önemli evrakların ne olup olmadığı ilgili bakanlıklarca bakanlıkça belirlenmeli ve sınırlı sayıda tutulup ilave mühür prosedürleri oluşturulmamalıdır.

Askeri hizmetler , istihbari konular ayrı düzenlemelerin konusudur zaten , yargı organları , noterler vesaire ise mühür yönetmeliğinden çıkarılmak suretiyle ayrı bir düzenlemeye konu edilmelidir. Çok defa ifade ettim bizde sadece mahkeme gerekçeli kararları mühürlenmeli fakat bu mühürler ve karar kağıtları bir tasarımdan geçirilerek nitelikli hale getirilmeli ve arma kullanılmak suretiyle ıslak imzalı olmalıdır ve bu uygulama mühür sayılmalıdır. İcra dairelerinde mühür uygulaması kaldırılmalıdır. Noter mühürleri de azaltılabilecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Bir evrakın sonlandığı , görüldüğü , kaydedildiği , arşivlendiği , kopyalandığı , aslının aynı olduğu , bir kurumdan cevabının onaylı halinin geldiği hallerde mühüre gerek yoktur bunlar kurumlarca gerektiğinde  basit kaşe ve notlarla düzenlenebilir çünkü mühürleme işlemi yapmanın herhangi bir anlamı olmayan milyonlarca belge üretilmektedir.

Ülke çapında bu kadar çok mührün olması gereksiz  bir mühür prosedürü oluşturmaktadır. Ben bunu kamuda çalıştığımda fark ettim kaymakamlıklarca neredeyse her hafta ülkenin bilmem neresinde bir müdürlüğe ait mühür ve beratın kaybolduğuna dair yazı geliyor , ben bunu hafızamda tutamayacağım gibi bunu sair kamu kurumu ve personelinin de bilmesinin de bir faydası yok , ilanı gerekliyse tüm ülke çapında kamu kurumlarına gönderilmesi de ilave külfet ve evrak yoğunluğu olup  bu hususunda basitleştirilerek sadece tek bir bakanlığa bildirimde bulunulması yeterlidir.

Bir diğer hususta kaçak yapı , ruhsatsız işyeri ve kanuna aykırı iş ve işlemlerin yapıldığı yerlerde yer alan mühürler. Kaçak yapıda mühürleme ifadesi geçmekle birlikte mühürleme işlemi uygulamada yoktur , kaçak yapıya yazı asılması mühürleme anlamına gelir bu husus hukukçular ve vatandaşlar tarafından da anlaşılmakta zorlanılmaktadır.Burada mühürleme ifadesi kaldırılmalıdır. Ruhsatsız işyerleri veya yasak faaliyet yapan yerlerin mühürlenmesinde ise kapıya bir soğuk mühür takılmaktadır. Bu mührün kaldırılması da mühür bozma suçunu oluşturur.Burada da mühür ifadesinin kaldırılması ve kapatma ilanı haline getirilmesi gerekir , mühür faaliyeti yasaklar yoksa mührün fiziki şeklinin bozulması cezanın amacı değildir fakat uygulamada bütün yargının işi gücü bu mührün fiziki varlığına kasdedilmesine odaklanılmıştır.Bu mühür uygulaması kavramı da kaldırılmalıdır.Suç ise faaliyete devam eden kişilere uygulanmalıdır.

Ülkemizde bir mühür sorunu da seçimlerde oy pusulasının mühürlenmesi mevzusudur. Bu uygulama da her türlü karışıklığa mahal verdiğinden en son düzenleme ile mühürsüz pusula da geçerli sayıldı fakat barkod gibi uygulamaların olduğu bir dönemde artık oy pusulasının mühürlenmesi gibi bir düzenleme de ortadan kaldırılmalıdır.

Birde mühürlü Mushaflar ( Kuran-ı Kerim’in kitap hali )  vardır.Diyanet İşleri Başkanlığınca Mushafların doğruluğunun kontrol edildiği ve arkasının mühürlenir bilhassa halkımız bu mührün olup olmamasına dikkat eder. Bu mühürleme işlemi de mühür şeklinde değil de daha şık bir şekilde incelemeden geçtiğinin bildirildiği bir uygulamaya veya tasarım bir mühüre dönüşebilir.

Neticede yazının esas amacı mühür sahibi kurum sayısını azaltılması , gelişen teknoloji ile mühürlü evrak sayısının azaltılması ve bir devlet geleneği olarak mührün sınırlı sayıda evrakta uygulanmak suretiyle devamının sağlanmasıdır.İleride de bu usullere geçileceği de açık olup bu tarz gereksiz mevzuat ve uygulamalardan da kurtulmamız gerekiyor. 03.03.2021

 

Mehmet Emin Başalp

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir